so:text
|
Bu kitabın bence en büyük özelliği: Bugüne dek bir tür misyonerlik faaliyeti olarak Atatürkçülerin bile çoğunun damarından işlemiş bir yargıyı kökünden yıkıyor hocamız. O yargı nedir? Akademisyenlerin çoğunun yayınladığı 300'e yakın laiklikle ilgili kitabı okudum. Hepsi şöyle başlar: "Laik Yunanca Laikos'tan gelir efendim; İncil'de Sezar'ın hakkını Sezar'a, Allah'ın hakkını Allah'a veriniz diye bir söz vardır. İşte laikliğin temeli İncil'deki bu sözdür. Bu nedenle laiklik Hıristiyan ülkelerde ve onlara yaraşır bir yönetim biçimidir, İslam'da laiklik olmaz." Bunu 300'e yakın laiklikle ilgili akademik kitapta okudum. Hepsi papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyorlar. Hocamız bu kitabında Kuran'ın asıl laiklikle yönetime cevaz veren, olanak veren, ortam sağlayan bir kitap olduğunu laikliğin asla İslamiyete ters düşmediğini, İslam dini ile laikliğin birbirine aykırı olmadığını Kuran'dan ayetlerle, dinden yargılarla kanıtlamaktadır. Bu anlamda şu ana kadar bu laiklik İncil'dendir diyenlerin bütün görüşünü paramparça edip yıkıp geçmiştir. Ben de buraya bir katkı babında... Bir de şunu söylerler: "Laiklik işte Fransız Devrimi ile gelmiştir. Atatürk de laikliği Fransızlardan almıştır." Bu yargı da kökten yanlış. Batı misyonerliğinin bir yargısıdır. Çünkü Atatürk laikliği Fransızlardan almamıştır. Selçuklu Tuğrul'un günümüzden 950 yıl önce 23 Ocak 1058 tarihinde hilafetle saltanatı birbirinden ayırması örneği ile almıştır. 1058 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Abbasi 60 bin kişilik atlısı ile Bağdat'a girmiştir. Ve halife ile aralarında yaptıkları anlaşma: Din işlerinin halife tarafından yürütülmesi fakat din işlerinin ve devlet işlerinin, saltanat işlerinin asla halifenin parmağının sokulmaması gerektiğini anlaşma bağlamışlardır ve bu anlaşma üzerine halife kendi belindeki kılıcını çıkartıp Selçuklu sultanı Tuğrul'un beline takmıştır. Ve o dakikadan sonra Selçuklu Sultanı Tuğrul kendi veziri ile halifeyi muhatap etmiş ondan sonraki görüşmelere karışmamış. Selçuklu devletinde halifenin muhatabı vezir olmuştur. Bu olay dünya üzerinde Fransız Devrimi'nden de 750 yıl önce cereyan etmiş. Hilafet ile saltanatın din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı ilk olaydır. Dolayısıyla laiklik öyle Fransız icadı falan değildir. Katıksız Müslüman Türk icadıdır. (tr) |