so:text
|
“Radikal” geleneklerin hiçbir şekilde hayvan ve çevre bakış açısından özgürleştirici bir felsefe ya da politika olmadığını kavradım. Solculuğu hayvanlara yönelik bir tür Stalinizm olarak görüyordum. Sol, insanın iktidar patolojilerinin derin köklerini kavrayamıyor, kapitalist insanmerkezciliği sosyalist insanmerkezcilikle değiştiriyordu, bu yüzden asla temel sosyal ve ekolojik sorunları çözemez. Hayvan davranışı konusunda bilim öncesi ve mekanistik modele dayanarak hareket ederken bir yandan da insanları ve hayvanları birbirinin evrimsel bir devamlılığı olarak görmektense ontolojik bir uçurumla birbirinden ayıran düalist zıtlıklar olarak görüyor. Bugüne dek Karanlık Çağlarda çamura saplanıp kalmış, felsefi ve bilimsel devrimler, psikolojik olarak şoka girmiş insanlığın ve “uygarlık” denen kanserin yıkıntılarını temizlemek için hayati öneme sahip yeni paradigmalar ortaya çıkarırken Solcuların yanından esip gitmiş. (tr) |