so:text
|
Şayet Fethullah Gülen'i ve Fethullahçı yasadışı yapılanmayı tanımıyorsanız, bu kasedi izlediğinizde, mutlaka bir fikir sahibi olursunuz. Bir devlet düşünün ki, ulusal birliği ve bütünlüğü açısından tehdit altında. Bu, devletin istihbarat birimlerince saptanıyor ve raporlaştırılıyor. Buraya kadar tamam; esas önemli olan buradan sonrası. Bu raporun, hiyerarşiye uygun bir biçimde makamlara sunulmasından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, oradan İçişleri Bakanlığı'na ve konunun aciliyeti ve önemi açısından da Cumhurbaşkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu'na gönderilmesi gerekmez mi? Bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olursa, iş değişiyor. Raporu hazırlayan istihbaratçı, raporunu gereği için Fethullah Gülen'e gönderiyor ve ancak onun durumun vahametini idrak etmesinden sonradır ki, aynı raporun kopyası, yine gayrıresmi "en üst makam" ya da cemaat hiyerarşisinde "Kainat İmamı" Fethullah Gülen eliyle, bir başka mutemete, yani halk arasında "Başbakan'ın Gölgesi" olarak ünlenen şahsa iletiliyor. (tr) |